Düşünceleri

Bilişim

1. Bilişim: Bilginin değişken ve akışkan durumu. (HÜ 1967; TBD 1971)
2. Bilişim: İnsanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişiminde kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin, özellikle bilgisayar aracılığıyla, düzenli ve ussal biçimde işlenmesi bilimi.

Devamı
Bilişim Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu (TDK), 1981. - Aydın Köksal

Bilişim Uğraşı

Bilişim Teknikbilimini Türkiye’nin kalkınması için bir araç olarak kullanacağız.

Hacettepe Üniversitesi Bilgi İşlem Merkezi, 1968 - Aydın Köksal

Türkçenin Gücü

Seslerinin belirginliği, köklerinin yalınlığı, eklerinin işlekliği, sözcüklerinin kurgusu, deyişlerinin sağlam, düzenli çatısıyla öylesine uyumlu işleyen bir düzendir ki Türkçe, bu sağlamlığı, deyiverişlerin esnekliği ile böylesine işlek bir düzen olarak bugüne dek getiren Türk halkının, tekniğin herhangi bir dalında olağanüstü başarılardan yoksun kalacağına inanmak güçtür.
“TRT ve Basında ‘Bilgisayar’ ”, Bilişim, sayı: 8, Yaz 1974. - Aydın Köksal

Bilgisayar Mühendisi ya da Bilişimci, Tutucu / Gerici Olabilir mi?

Bilgisayar Mühendisi (Bs. Müh.) ya da bilişimci’nin görevi, bilişim sistemleri tasarlamak ve gerçekleştirmektir. Bunu yaparken bilişimci, bugün yürürlükte olan düzeni ve işlevleri eleştirisel biçimde kavramak üzere bir “sistem çözümleme” çalışması ile işe başlar; böylece sistemin güçlü, güçsüz yanlarını, sistemi iyileştirmek üzere kullanılabilecek olanakları ve sistemi iyileştirmek üzere öngörülen değişiklikler uygulanırken düşülebilecek tuzakları, düzenli bir biçimde inceler. Sonuç olarak bugünkü düzen yerine, gelişen bilgisayar, iletişim, eğitimli insangücü vb. olanaklardan da yararlanarak, daha üstün nitelikli, daha verimli, daha gelişkin yeni bir düzen tasarlar. Çalışmanın bunu izleyen bölümü var olmayan bu yeni düzenin adım adım gerçekleştirilmesidir. Doğal olarak gerçekleştirim sırasında, ayrıntılı tasarım geliştirilir, gerektikçe yeniden sistem çözümleme adımına dönülerek, özlenen yeni düzenin işlevselliği sağlanır
Devamı
Cumhuriyet, 31 Mayıs 1999 - Aydın Köksal

Tutucu’nun / İlerici’nin Erdemi ve Gericilik

Doğal olarak her türlü değişimi tasarlamak, öngörülen düzenin özlenen koşullarda işleyişini sağlayabilmek büyük çekinceler de içeren “ince ve uzun bir yol”dur. Daha iyisini düşlerken, yanlış bir hesap, işleyen yeni bir düzeni sağlayamadıktan başka, gerçekten eldekini de yitirmekle sonuçlanabilir. İşte tutucunun erdemi bu korku’da gizlidir. Üstelik, bir kez başlayan değişim süreci, değiştirmek istemediklerimizi de elimizden alıp bizi büsbütün yok olmayla burun buruna getirirse, hep akan ve çağlar boyu hep akacak olan bu serüvenler çağlayanında yarın duruma nasıl egemen olacağız? Böyle bakarsanız değişim karşısında korkmakta tutucu kendince haklıdır.
Devamı
Cumhuriyet, 31 Mayıs 1999 - Aydın Köksal

Türk Olmanın Dayanılmaz Karmaşıklığı

“Türk olmanın dayanılmaz karmaşıklığı” karşısında yüzyıllar süren bir kimlik bunalımı’ndan Atatürk’le devrimci, usçu, barışçı ve insancıl bir ulusçu çizgide uygar bir Türk kimliği’yle kurtulmaya çalışıyoruz. Ancak Türk olmanın karmaşıklığı gerçekten dayanılmaz: “alkolün damlası haram”, ama “su gibi rakı içmeyen”e erkek gözüyle bakılmaz. Biz katıyız, hem de hoşgörülü. Biz çok sevecen, insancıl, barışsever bir ulusuz, hem de çok sert, bencil ve savaşçı. Biz hem Hititliyiz hem Orta Asyalı… Romalı, Selçuklu, Bizanslıyız ve de Osmanlı… Doğuluyuz ama Batılıyız da. Biz hem Kafkasyalıyız, hem Balkanlı, hem Orta Doğulu. Biz Avrasyalıyız: Avrupalı ve Asyalı. Üstelik hem geçmişi sürdürmek istiyoruz, hem bugünü iyi yaşamak, hem de yarına güvenle bakmak!
Devamı
Öğretmen Dünyası, 2000 - Aydın Köksal

Jazz ya da Eritme Potası New Orleans’ta Ekinleşme

Bugün ABD’nin özgün bir karaderili güney kenti özelliği taşıyan bu ilginç kentte esen Fransız havasının yanı sıra, kentin ortasında, at üzerindeki tunç anıtıyla geçmişteki İspanyol yönetiminin valisi de, elinde trompeti, karaderili büyük caz ustası Louis Armstrong da varlıklarını sürdürüyorlar.
Devamı
Toroslu Kitaplığı, 2003. - Aydın Köksal

Çoksesli müzik ve Demokrasi

Teksesli müzikte “uyum”dan, ezgiyi hep birlikte, olduğu gibi, aynen seslendirmek anlaşılıyor; buna “tam uyum” da denilebilir. Oysa gerekli olan uyum’dur, ama “tam” değil: Allegro ma non troppo gibi, “neşeli ama çok da değil.” Tekseslilikteki, herhangi bir araştırma gerektirmeyen, anlatımı zenginleştirme kaygısı gütmeyen, değişik sesler için seçenekler üretmeyen “daha kolay” bir uyum.
Devamı
Ankara Devlet Opera ve Balesi, Bir Konser Öncesi Sunuş Konuşması, 23 Mart 2008. - Aydın Köksal

Türkiye’nin Şansı ve Şanssızlığı

Başarılarımızın sürmesi için, plansız ve dışa bağımlı kötü yönetimden ve bir dizi özgül tarihsel olumsuz koşuldan kaynaklanan yapay sorunlarla, dış dünyanın bugün bizi iyice kıstırmış gözüktüğü günümüzün küreselleşme ortamında, bölünmeden, iç savaşa sürüklenmeden, Atatürkçü çizgide toparlanıp ulusal çıkarlarımız doğrultusunda ekonomik ve toplumsal gelişmemizi sürdürmeyi başarabilirsek, elektrik-elektronik, bilgisayar mühendisliği, bilişim sistemleri, yazılım sistemleri üretimi gibi ileri teknolojilerde Ar-Ge çalışmalarıyla desteklenen sanayi üretimine gereken önemi verirsek, Türkiye bugünden, bilişim çağının en güçlü merkez ülkelerinden biri olabilecek konumdadır.
Cumhuriyet ve Bilim Sempozyumu, AÜ-DTCF, 3-5 Mayıs 2007, Ankara. - Aydın Köksal

Bilişim Devriminde Türkiye: 1971- 2051

Şimdilik hâlâ bir fidan gibi kırılgan gözüken ulusal bilişim gücümüz, geçmişten biraz ders almayı başarabilirsek, kısa sürede kökleri ekonomimizin bütün kesimlerini besleyecek güçlü, verimli bir ağaca dönüşecek. Türk toplumunun çoktan kanıtlanmış gelişme gizilgücü, yakın gelecekte bütün insanlığı şaşırtacak büyük bir hızla gerçekleşecek.
Devamı
Bilisim Devriminde Türkiye: 1971 – 2011 – 2051, 40. Yıl Armağanı, TBD, Kasım 2012 - Aydın Köksal

Dil, Ekin, Uygarlık

Sözcükler, diller toplumsal kişiliğin örüntüsünü taşıyor, bir ekinin bilinçaltını ortaya çıkarıyor. Ama ekinleri birbirinden ayıran bir duvar da örmüyor. Yine sözcükler aracılığıyla Sartre bütün insanlıkla kucaklaştığını duyabiliyor. Kafka bütün bir insanlık öyküsünün evrensel deyimlenişi olabiliyor.
Uygarlık diller ekinler kucaklaşmasından doğan bir ürün. Bunun için de hiçbir soyun tekelinde değil. İnsanlığın yazınsal düşünsel ürünleri gibi bilimsel teknikbilimsel ürünleri de hiçbir soyun tekelinde değil. Çağdaş toplumlar hızla değişiyor, ekonomi, ulaştırma, iletişim, teknikbilim, üretim gibi altyapısal kurumlarla eğitim, sanat, devlet, din gibi üstyapısal kurumlar arasındaki etkileşim ivme kazanıyor. Dil bir altyapı öğesi mi, yoksa üstyapı öğesi mi? Ne o ne o. Dil bütün toplumsal kurumlar arasındaki etkileşim ağının ortasında bulunan insanın özgül bir yeteneği, altyapısı üstyapısıyla ekin yumağının topuyla birlikte var olan bir değer.
Ankara, 6 Ekim 1972 Dil ile Ekin, TDK, 1980, s. 216-218 - Aydın Köksal

Çağımdan Sorumluyum

Birey olarak çağımda olan bitenden sorumluyum; çok yorularak yaşıyorum, ama doğal olarak bunun insan olmaya değen, güzel bir yaşam biçimi olduğunu düşünüyorum.
“İz Bırakanlar: Türkçeye ve Bilişime Adanan Hayat: Prof. Dr. Aydın Köksal”
Fevziye Özberk, Bilim ve Ütopya, sayı: 121, Temmuz 2004 - Aydın Köksal

Yabancı Dille Öğretim

Anadili, dünyayı ilk kez tanıdığınız dil anlamına gelir. O dil kişiliğinizin oluşmasını sağlamıştır. Dilaçar’ın deyimiyle, “Doğa kişinin başvurduğu bir sözlük gibidir; o onu anadiliyle okur.” Ulusal dil de buna yakındır. Kavramları, değer yargılarını bu dillerle tanır benimser, kişiliğimizi bu dillerle oluştururuz. Ondan sonra bu temel kavramları bütün dillerde anlatabilir, yeni kavramlar da öğrenebiliriz. Anadilini/ulusal dilini iyice öğrenememiş, kendi kişiliğini geliştirememiş bir kişinin, bir yurttaşın yabancı dille doğayı tanıması, keşfetmesi, başkalarıyla iyi iletişim kurması olanaklı değildir.
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014. - Aydın Köksal

Eğitimde Başarı Özgür Ortamda, İyi Öğretmenlerle, Ulusal Dille Elde Edilir

Sorunuz can alıcı… Galatasaray’da okurken daha çok yabancı dilden mi yararlandık; yoksa özgürce tartışma ortamı vardı, dayak yemedik, azar işitmedik, yatılı ortamda aramızda her şeyi Türkçe konuşarak, sırtımızı Türkçeye yaslayarak mı bu sorunun üstesinden geldik, bütün bu koşulları birlikte değerlendirmek gerek.
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014. - Aydın Köksal

Yabancı dili iyi öğretebilmek, orta ve yüksek öğretimi nitelikli kılmak için yabancı dille öğretimden vazgeçmek zorundayız.

TED Ankara Koleji Paneli, Çağrılı Bildiri, 1983 ODTÜ, 40. Yıl Paneli, Çağrılı Bildiri, 1996
Yabancı Dille Öğretim: Türkiye’nin Büyük Yanılgısı, Öğretmen Dünyası, 2000 - Aydın Köksal

Okullarımızda Niçin Yabancı Dil Öğretmiyoruz?

Öğrenmeye meraklı olunca insan, bilmenin olmazsa olmaz aracı dile de merak sarıyor. Diller üzerinde çalışmaya 14-15 yaşından beri ilgi duyuyorum. Ortaokulda Galatasaray’da öğrenmeye çalıştığımız Fransızcanın dilbilgisi çok karışıktır. Ayrıcalıkların sayısı, neredeyse kuralların sayısını aşar. Matematiksel olarak, insan “Böyle saçmalık olamaz!” diye düşünebilir. Böyle bir dili, ne yazık ki dilbilgisinden başlayarak öğrenmek zorunda kaldık: Konuşarak ya da doğru seslendirilmiş tümce örnekleriyle değil de, dilbilgisi kurallarına göre dili kendimiz kurgulamaya çalışarak!
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014. - Aydın Köksal

Düşünmede, Çözümlemede Dilin, Matematiğin, Sanatın Önemi

Düşünme, çözümleme, bir sonuca varma yeteneğimizi doğru kullanabilmek, ölçüyü kaçırmamak, ilkeli davranabilmek, sağduyu sahibi olabilmek için dilin, matematiğin önemine inanıyorum. Nesneleri, kavramları doğru anlayabilmek, derinlemesine kavrayabilmek, özümseyebilmek için, aralarındaki ilişkileri görebilmek için onları doğru adlandırmak, sözcükleri yerli yerinde kullanmak çok önemli. Tanımların kesinliği matematik aracılığıyla öğrenilir; orada ilişkiler açık seçiktir. Matematik altyapısı yokluğunda, kavramlar kolayca birbirine karışır; aralarındaki ilişkiler sisler puslar arasında belirsizleşir.
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014 - Aydın Köksal

Türk Dünyasında Bilişim Terimleri

“8. Türk Cumhuriyetleri Bilişim ve Ortak Terimler Alanında İşbirliği Platformu”nun, 24-26 Haziran 2010’da, Bakû’da yaptığı toplantıya çağrılı olarak katıldım. Türkçeye katkılarımdan dolayı bana bir plaket verildi. Yaptığım konuşmada: “Türkiye’de bilişim alanında büyük bir teknik birikim var, terimlerimiz yerleşti. Türkiye’nin büyüme, gelişme gücü de dünya çapında bir birikim. Hepimiz Türkçe konuşuyoruz. Kendi ortamınızda kullanacağınız terimleri sil baştan üretmeyin. Bizim başarımız sizindir, bunları olduğu gibi kullanabilirsiniz,” dedim.
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014 - Aydın Köksal

Türk Dünyasında Ortak Terimlerin Önemi

Terimler özellikle önemlidir. Türk, Türkmen, Özbek, Kazak, Kırgız, Başkırt, Tatar, Azeri, Uygur gibi değişik ulusal toplumları oluşturan bizler, sesli iletişimde ilk duyuşta aramızda hemen anlaşamasak da, bir iki gün içinde, yapısı da işleyişi de sözcükleri de özdeş olan tek bir dilin ağızlarını konuştuğumuzun ayrımına varabiliyoruz. Bilimsel ya da teknik bir konuda nesne ve kavram adlarını terim olarak seçerken aramızda birbirimize danışmazsak, ana dillerimiz bir olsa da, bilim ve teknikte aramızda kolayca iletişim kuramayacağımız açıkça belli. Bu durumda işbirliği yapmada, ortak sorunlara ortak çözümler bulmada zorlanırız.
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014 - Aydın Köksal

Türk Dünyasında Ortak Terimler

Bu bir düş, güç bir iş, ama olanaksız değil. Güçlük şuradan kaynaklanıyor: Türk dillerini konuşan bizler, bin yıla yakın çok uzun bir süre aramızdaki ilişkileri koparmışız. Biz Türkler çok devingen, dinamik, güçlü uluslarız. Geçmişte kendi aramızda birbirimizle yaptığımız yarış, çoğu zaman var oluşumuzu güvence altına almanın önüne geçebilmiş.
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014 - Aydın Köksal

Gerçek Yaşamın Hızı Hiçbir Düşle Karşılaştırılamaz

Gerçek yaşamın hızı hiçbir düşle karşılaştırılamaz. Bir kez düş kurmaya görün, yaşam ondan da hızlı gelişecektir. Güçlük düşü kurmaktadır. Onu bir kurdunuz mu, iyi kurmuşsanız, iyi de mühendisseniz, sabırlıysanız, iyi iletişimciyseniz, insanları dost sayıp onlardan öğreniyorsanız, onlara öğretiyorsanız, vazgeçmiyor, düşünüzü yaşatıyorsanız, bilin ki düşler gerçek oluyor.
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014 - Aydın Köksal

Yurtseverliğin Eğitimi Olur mu?

Olmaz mı? Yurtseverlik eğitimi, herhangi bir ülke için öğretim düzeninin en önemli bir bölümüdür. İnsanlık, barışseverlik diye adlandırabileceğimiz davranış özellikleriyle birlikte gelişir yurttaşlık bilinci. Bir insan yurtsever olmadan nasıl barışsever olabilir? Birlikte yaşadığın insanları sevmeden başka insanları nasıl sevebilirsin?
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014 - Aydın Köksal

Özgüven Duygusu

Bireyin özgüveninin kaynağı, büyük ölçüde, içinde yaşadığı toplumun geleceğine duyduğu güvenle bağlantılıdır. Bizim kuşağımız hep ekonomik sıkıntılar, siyasal bunalımlar ortamında yaşadı. Türkiye’nin parlak geleceğine inanabilmek kolay değildi. Birey olarak, yurttaş olarak arkamda sırtımı yaslayabileceğim Atatürk’ten başka kimse yoktu; Atatürk’e de ben yetişmedim, 38’de ölmüş, ben 40’ta doğmuştum.
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014 - Aydın Köksal

Türküm, Doğruyum, Çalışkanım

Olur mu öyle şey? Bunlar çifte standartlı ikiyüzlü sömürgecilerin, ezilen halkları etkilemek, kandırmak için öne sürdükleri görüşlerdir. 1972’de Japonya’da üç ay kaldım: Her sabah fabrikanın tüm çalışanları, 800 kişi, sabahın sekizinde, başlarında 80 yaşına yakın genel müdürleri, hep birlikte jimnastik yapıp marşlar söylüyorlardı: “Bütün dünyayı ürünlerimizle donatacağız. En iyisi biziz. En iyisini biz yaparız” diye bağrışıyorlar.
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014 - Aydın Köksal

Batılıların Çifte Standardı ve Ahlak

Düşünce tutarlılığı bakımından her ülkenin başka başka düzeyde standartları var. En yüksek standardı olan bir ülke bile, eğer sömürgeciyse, sahip olduğu standardı, kendine yakın ülkeler için düşünüyor; Almanya’yı, Fransa’yı Amerika’yı, İtalya’yı, İspanya’yı, diyelim Avrupa kökenlileri ancak kendinden sayıyor... Türkiye ise, bu ülkelerce, olduğundan çok daha gerilerde sanılıyor... Onların sömürgeci özlemleri -buna onların “ahlaksız çifte standartları” da diyebiliriz- Türkiye’nin bir gün yeniden çökertilebileceğini ummalarına yol açıyor.
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014 - Aydın Köksal

Türkiye Bilim ve Uygarlık Yolundan Dönmez

Cumhuriyet’in kuruluşunu izleyen dönemde gerçekleştirdiğimiz aydınlanma devinimi, son 50-60 yıl boyunca adım adım kemirildi, törpülendi... Topraklarımız, doğal kaynaklarımız gibi, toplumsal düşünsel kazanımlarımız da aşınmaya uğradı.
Devamı
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014 - Aydın Köksal