Yaşamöyküm
1940’ta İstanbul’da doğdum. Ortaokul ve liseyi Galatasaray’da bitirdim. Elektronik mühendisliğini ise, Galatasaray’daki okul birinciliğim karşılığında çağrılı olarak gittiğim INSA de Lyon’da, Fransa’da okudum. Bütün iş yaşamım bilişim alanında, bilgisayarlar konusunda çalışmakla geçti. Yedek subaylıktan sonra, bir yıl Ankara’da bir bilgisayar firmasında, Remington-Rand UNIVAC’ta çalıştım. Hacettepe Üniversitesi (HÜ) kurulurken planlanan Bilgi İşlem Merkezi’nin (BİM) kurucu müdürlüğünü 1967’de kabul edip 18 yılı aşkın bir süre HÜ’de bulundum. 1975’te bilişimsel dilbilim dalında doktor, 1980’de bilgisayar bilimleri dalında doçent, 1991’de bilgisayar yazılımı dalında profesör oldum. HÜ’de (1968-85), Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ, 1968-69), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF, 1971-74), Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde (İİBF, 1990-95) dersler verdim. Toplam 30 yıllık hizmetten sonra, 1995’te üniversiteden emekli oldum.
1985’te, YÖK’ün tırmandığı dönemde, HÜ’den kendi isteğimle ayrılarak, Bilişim Ltd’i kurdum. Bugün, Yönetim Kurulu Başkanı olarak, bilgisayar yazılımı üreten Bilişim AŞ’nin başında, ulusal yazılım endüstrimizle Türkiye’nin yeryüzünün en ileri ülkelerinden biri olarak gelişmesine katkıda bulunmaya çalışıyorum. Öğretimle ilişkimi ise, 2007-17 yıllarında Mersin’de bir vakıf kuruluşu olan Toros Üniversitesi’nin kuruluş (7 Temmuz 2009) ve gelişme döneminde Mütevelli Heyet üyeliğimle sürdürdüm.
Çalışma yaşamım boyunca, “Türk toplumunun çağdaş bir bilişim toplumuna dönüşmesi” doğrultusunda çaba gösterdim. Sivil toplumun, demokratik kitle örgütlerinin bir ulusun gelişmesinde önemli bir işlevi olduğuna inanırım. Bu doğrultuda, “Bilişim teknikbilimini Türkiye’nin kalkınması için bir araç olarak kullanacağız” ilkesini benimsedim (HÜ, 1968); Türkiye Bilişim Derneği’nin (TBD) kuruluşuna önayak oldum (1971). Başka bir dizi dernek ve kuruluşun çalışmalarına da katıldım. Bkz. Kısa Liste 1.
HÜ’deki hizmetim sırasında Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü (1967-80), Bilgisayar Bilimleri Mühendisliği Bölüm Başkanlığı (1980-85) yaptım. Bu dönemde kamu yararına bir dizi görev üstlenmekten de kaçınmadım. Bkz. Kısa Liste 2.
Devletin TDK’ya 1983’te elkoymasından birkaç yıl sonra, Dil Derneği’nin kurulması doğrultusundaki çalışmaları yürüten 7 kişilik kurulda görev yaptım, Dil Derneği kurucu üyeliği (DD, 1987), Genel Yazmanlığı (1987-88) ve Yönetim Kurulu üyeliği (1987-92) yaptım. Uluslararası örgütlerde (Birleşmiş Milletler, UNESCO, OECD, RCD, IFIP vb.) Türkiye’yi yurt dışında 22 kez temsil ettim.
Okul yıllarımda coğrafyaya, matematiğe, dilbilgisine -genel olarak bilime, sanata- duyduğum ilgiyle, 24 yaşıma değin Fransızca, İngilizce, Almanca, İtalyanca, İspanyolca öğrenmiştim. Gençliğimde Galatasaray Kulübünde 4 yıl atletizm çalıştım; 400 metrede, 400 metre engellide yarıştım (1956-60). Eğitimimin %51’ini sporcu kimliğime borçlu olduğumu düşünürüm. Keman çalıştım, öğrenci arkadaşlarımla orkestralarımız oldu; İstanbul’da, Lyon’da konserler verdik. Çoksesli müziğe, Çigan müziğine ilgi duydum. Yazından, resimden hoşlandım: Klasikleri, Dostoyevski, Zola, Goethe, Kafka’yı okudum; Matisse’e, Gauguin’e, Picasso’ya imrendim. Ama çalışma yaşamımda kendimi bütünüyle mühendislik mesleğime vermem gerekti: Yarışçılığım, elde kronometre, “proje yönetmenliği”ne dönüştü; yazıncılığım “bilgisayar mühendisliği yazarlığı”na; dilciliğim “bilişim terimleri yapımcılığı”na. Sanatta soylu yapıt üretmek ne denli güçse, mühendislikte endüstri ürünü yaratmak da o denli güç. Başarabilmek için çok yoğun çalışmak, özveride bulunmak gerekti.
Otuz yıl aradan sonra, elli iki yaşımda hafta sonlarında resim yapmaya giriştim. Eşime göre elli yaş bunalımını, Cumartesi öğleden sonraları, iki buçuk yılda 55 tablo yaparak atlattım.
65 yaşımda ise, Ankara’nın batısında yeşillikler içinde tasarladığım Çayyolu evimizde, beş yıl boyunca haftada bir saat piyano dersi alarak Beethoven’in Ay Işığı Sonatı (Adagio), Schubert’in Serenad’ı, Chopin’in Do Diyez Minör Noktürn’ü, Opus 64 No. 2 Vals’i gibi sevdiğim birkaç yapıtı bana yeni mutluluklar bağışlayan ikinci gençlik dönemimde öğrendim.
280’ni aşkın yazım, yapıtım yayımlandı. Doktora Tezim’in (1975, 2012) yanı sıra, Dil ile Ekin (TDK, 1980, 2003), Bilişim Terimleri Sözlüğü (TDK, 1981) kitaplarım ile Dil Derneği’nin Prof. Akşit Göktürk’ün anısına düzenlediği Bilim Dili Türkçe, Yazın Dili Türkçe, 1. Bilimsel Kurultay kitabında (1989) yer alan “Bilim Dili Türkçe” bölümü, dille ve Türkçeyle ilgili olan yapıtlarımdır. Ayrıca Ömer Asım Aksoy başkanlığında yayınlanan Ana Yazım Kılavuzu’na da, yazarlar arasında görev alarak, katkı verdim. Kalkınmada Bilgisayar Teknikbilimi (Birleşmiş Milletler: 1971; TBD: 1074) ve Yazılım: Doğmakta Olan Bir Endüstri (OECD/ICCP: 1985; DPT/Sosyal Planlama Başkanlığı: 1990) gibi iki önemli kitabın çevirisine de, iz bırakan bir “Önsöz” de ekleyerek, imza attım.
Bilişim’in yanı sıra HÜ Fen ve Mühendislik Dergisi’nde, Türk Dili’nde, Öğretmen Dünyası’nda, Mühendis ve Makina’da, Elektrik Mühendisliği’nde, Fransız Dili ve Edebiyatı FDE’de, Bilim ve Ütopya’da, Çağdaş Türk Dili’nde, BT Haber’de, Cumhuriyet’te, Hürriyet’te bilişimle, eğitim-öğretimle, dille, Türkçeyle, ulusal sorunlarımızla, geleceğimizle ilgili yazılarım, söyleşilerim yayımlandı.
Dil ile Ekin başlıklı yapıtımla Türk Dil Kurumu 1980 İnceleme Ödülü’nü aldım. Aynı yıl, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği’nin (TÜMÖD) yalnızca bir kez verilen Necdet Bulut Fen ve Mühendislik Ödülü’nü aldım (ödülü bölüştüğüm İTÜ’lü Prof. Tarık Özker o zaman çoktan bu dünyadan ayrılmıştı). Kuruluşunun 25. yılında Türkiye Bilişim Derneği ile Türkiye Bilgi İşlem Sanayicileri Derneği’nin bilişim kesimi adına her yıl verilmek üzere ortaklaşa koydukları TBD-TÜBİSAD Yaşam Boyu Hizmet Ödülü’nün ilkini 1996’da aldım. Aynı yıl, bir de Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği’nden TÜDÖKSAD Onur Üyeliği Ödülü aldım. TBD’nin kuruluşunun 32. yılında, ise 2003’te, “TBD Onursal Başkanı” seçildim; izleyen yıllarda başka ödüllerle de onurlandım. Yaptığım işin desteklenmesi, bir işe yaradığımı duyumsatmakla bana yaşam sevinci verdi. Yaptığım işe hep çok büyük özen gösterdim; kendimi yormaktan kaçınmadım ama değdi: Çevreme özgüven aşıladım, iyimser ve mutluyum.
2000’li yıllarda kitap yazmaya daha çok zaman ayırdım…
Yabancı Dille Öğretim: Türkiye’nin Büyük Yanılgısı (Öğretmen Dünyası, 2000, 2002, 2006) ilgiyle karşılandı. Üç yıl sonra “Dil ile Ekin, Günlenmiş İkinci Yayım, 2003” başlığı altında, bu araştırmamın yaklaşık iki kat oylumlu ikinci bir sürümü basıldı.
Rektör Tunçalp Özgen’in, Üniversite’mizin kuruluşu, amacı, yapılanması ve ilkelerini yazmam gerektiği doğrultusundaki önerisi üzerine, “Hacettepe Yılları, Cumhuriyetin 44. Yılında Açan Bir Devrim Çiçeği” başlıklı kitabımı, yaz döneminde Datça’da 33 gün gibi çok kısa bir sürede yazdım. Yapıt, “Hacettepe Üniversitesi’nin 40. Yılı” armağanı olarak, Kasım 2007’de rektörlükçe dağıtıldı.
2010’da Cumhuriyet Kitapları Yayınevi’nin önerisi üzerine 40 yılda birikmiş yazılarımdan 41’i, “Adı Bilgisayar Olsun” başlığı altında, “Aydın Köksal Yazılarından Bir Seçki” olarak yayımlandı. Aynı yıl Öğretmen Dünyası dergisi, TBMM’nin 90. Yıldönümü’nde Gerede’deki bir açık oturumda yaptığım bir konuşmam dolayısıyla, Temmuz 2010’da çıkardığı 367. sayısını, Adnan Binyazar, Zeki Sarıhan, Nazım Mutlu’nun katkılarıyla, “Aydın Köksal Aydınlığı Özel Sayısı” olarak yayımladı.
TBD’nin 40. yılında, derneğimizin kuruluş öyküsünü, amacını, ilkelerini yazıp gelecek için yeni bir görüş tanımlama görevini 2011’de üstlendim. “Bilişim Devriminde Türkiye: 1971-2011-2051” başlıklı yapıtım 2012’de TBD’ce basılıp dağıtıldı.
2014’te ise, Kaynak Yayınları’nın önerisi üzerine, Feyziye Özberk’in bir “Nehir Söyleşi” biçiminde tasarlayıp gerçekleştirdiği “Aydın Köksal: Bilime, Bilişime ve Türkçeye Adanmış Bir Yaşam” başlıklı yapıt, bu yayınevinin İz Bırakanlar dizisinde yayımlandı.
1940-66 yıllarına yayılan 26 yıllık dönemde yaşanmış eğitimle ilgili -askerlik, iş arama, eş aramayı da kapsayan- gözlemlerimden, düşüncelerimden oluşan bir yapıtı, “Yaşamın Gizi” ana başlığı altında, “Uyanış, Toplumsal Oyun, Arayış, Tutku” başlıklarını taşıyan 4 kitapta “Çağın Tanıklığı” olarak, 66 yaşımda başlayıp 74 yaşımda bitirebildim. Bu yapıtım henüz basılmadı. Dizinin beşinci kitabına ise henüz sıra gelmedi.
Toplam 100 bölümden oluşan, uzun süreli bu çalışmama ilişkin kuş bakışı bir sunuş yazım, altı aylık Tarih ve Kültür Dergisi Historia 1923’ün “Birinci Dünya Savaşı, Üçüncü Dünya Savaşı Eşiğinde Birinci Dünya Savaşına Yeniden Bakış” konusunu işleyen ilk sayısında (Bilgi Yayınevi) “20. Yüzyıl Tanıklığım” başlıklı bir değerlendirme biçiminde yer aldı (Ocak 2016).
HÜ’deki BİM Müdürlüğü görevim sırasında Bilişimsel Dilbilim” dalında Türkçenin Özdevimli Biçimbilgisi Çözümlemesine ilk Yaklaşım adlı tezimle (İng. A First Approach to A Computerized Model for the Automatic Morphological Analysis of Turkish) bilim doktoru olmuştum. Bilgisayar ortamında yapılan bu çalışma, dünyada bitişken diller üzerinde gerçekleştirilmiş ilk çözümdü. Türkçenin yapısındaki matematiksel güzellikten büyülenmiştim. Bu yapıtımın 37 yıl sonra, 18 yıl emek verdiğim Hacettepe Üniversitesi’nce İngilizce bir kitap olarak yeniden yayımlanması benim için ayrı bir onur oldu. Doçentlik tezim ise Bilgi Erişim Sorunu ve Bir Belge Dizinleme ve Erişim Dizgesi Tasarım ve Gerçekleştirimi başlığını taşır (1979); TÜBİTAK içinde yapılanan 50 uzmandan oluşan TÜRDOK çalışma grubunun Türkçe bilim yazınına küresel ölçekte erişim sağlama görevi için bir altyapı oluşturmayı amaçlamıştım.
Bugün 12.500 dolayında üyesi bulunan Türkiye Bilişim Derneği’ni (TBD) 1971’de yedi arkadaşımla birlikte evimizde kurmuştum; uzun süre bu derneğin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptım (1971-75; 1981-87); Türkiye’nin ilk bilgi işlem dergisi olan Bilişim’i çıkardım. 46. yılına erişen bu dergimiz bugün de sürüyor. Bilişim’in eski sayıları binlerce Türkçe bilişim teriminin ilk kez yazıya geçtiği bir belgeliktir. Bilişim’de ve TBD Kurultay kitaplarında bir kuyumcu sabrıyla işlediğimiz bilimsel metinler, Türkçenin üretkenliğinin, iletişimselliğinin parıltı saçtığı birer mücevher değeri taşır benim için.
1973’te HÜ Bilişim Enstitüsü’nü kurup, Türkiye’nin ilk Bilgisayar Bilimleri Mühendisliği Doktora Programı’nı, Türkçe öğretimin verimli toprağına yaslanarak başlatmanın sorumluluğunu üstlenmiştim. O zamanın en iyi donatımlı Bilgi İşlem Merkezi’nin kadrosunu oluşturan iyi yetişmiş, üstün yetenekli meslektaşlarım arasından seçilmiş 8 adayı, 1974-79 döneminde, bir kuşakta, Bilgisayar Mühendisliği dalında Bilim Doktoru olarak yetiştirip, onlarla birlikte kurduğumuz Bilgisayar Bilimleri Mühendisliği Bölümü’ne 1977’de ilk öğrencilerimizi aldık, 1981’de ilk 7 bilgisayar mühendisimize diploma verdik. Nitelikli eğitimin ancak anadiliyle yapılabileceğini yıllardır her yerde, yazılarımda, Dil Bayramları’nda, radyoda, televizyonda savunur dururum.
2017 sonlarında bu başlangıcın 50. yılını, ilk mezunlarımız ve öğretim kadromuzdan sağ kalanlarla, Ankara’da, kıtalar arası katılımla -Skype yazılımı aracılığıyla- gerçekleştirdiğimiz bir buluşmayla kutladık. 2017 yılına değin Türk üniversitelerinin Bilgisayar-Bilişim-Yazılım Mühendisliği, Bilgisayar Öğretmenliği / Programcılığı gibi alanlarında toplam 188.000 kişiyi aşkın bir insan gücü yetiştirmiş olmasından dolayı kıvançlıyım.
1966’dan başlayarak Türkçe köklerden ürettiğim bilişim, bilgisayar, iletişim, donanım, yazılım, kütük, tutanak, damga, ikil, imleç, yazıcı, çevrimiçi, işletmen, işletim dizgesi gibi iki bin beş yüzü aşkın sözcük birçoklarınca “uydurma” diye nitelendi, kimi yerde yasaklandı. Ama bu “yeni” sözcükleri kullanarak yazdığımız ders notlarıyla yetiştirdiğimiz öğrenciler, kendi çıkardığımız dergimizde yayınladığımız yazılarımızla, kendi yetiştirdiğimiz öğretim üyeleriyle, kendi kurduğumuz okulda yetiştirdiğimiz öğrenciler, bilgisayar mühendisi çıkıp yurt dışına gidince, ileri Avrupa’nın, Amerika’nın en iyi okullarında doktora yaparlarken çoğu derslerinden hep “A” alarak, birçok durumda ileri ulusların çocuklarının önüne geçtiler. Bu genç mühendisler Türkiye’de ve yurt dışında giriştikleri işleri üstün başarılarla bitirdiler. Kanımca bir dilin bilim dili olmasının ölçütü budur. “Türkçe bilim dili olabilir mi?” diyenlere, bu gençlerimizin bilişim alanındaki başarılarından daha iyi yanıt olabilir mi?
1990’lara girerken, IBM, donanım/yazılım ürünlerini dünyada İngilizce, İspanyolca, Fransızca, İtalyanca ve Almanca ile birlikte, binlerce Türkçe bilişim teriminin çoktan yaşam çevrimine girmiş olduğunu göz önünde tutarak, Türkçe olarak da üretip pazarlamaya karar verdikten sonra, IBM Sözlüğü’ndeki yaklaşık 12.000 terime Türkçe karşılıklar önermemi istediğinde, Türkçenin işlekliği öylesine eşsizdi ki, 75 günde bitirdiğim çalışmada ortaya çıkan sonuç beni bile şaşırttı; bilim ve teknik dili olarak Türkçeye olan güvenim bir kat daha pekişti.
Türkçe bilişim terimlerinin yaşam çevrimine girmesi, Türkçenin gelecekte başka bilim alanlarında da ne denli etkin bir biçimde kullanılabileceğinin canlı bir kanıtıdır. Yüzlerce yeni sözcükten isterse yalnızca üçü-beşi tutsun, yeter” diye işe başladım, otuz yıl sonra bir de baktım ki hepsi tutmuş.
Bu arada başlangıçta öngöremedeğim büyük sevinçler de çıktı karşıma: Örneğin yazılım sözcüğünün, (ABD’de hardware karşıtı bir jargon olarak, ilk kez 1960 dolaylarında kullanılmış olan İng. software sözcüğünü saymazsak), yeryüzünde herhangi bir ulusun kendi anadilinde kullandığı ilk ulusal terim olduğunu yıllar sonra anladım. 1966’da kullanmaya başladığım yazılım’ı, bizden tam 8 yıl sonra Fransızca le logiciel, daha sonra İtalyanca i sistemi logici, İspanyolca el logical sözcükleri izlemişti.
XXI. yüzyılın en büyük endüstrisi olmaya aday yazılım endüstrisinin adını, kendi anadilinde koyan ilk ulus olmamızdan dolayı kıvanç duyuyorum. Gelecekte Türkler yazılım konusunda yeryüzü ölçeğinde başarılar kazandığında -bunu gerçekten umuyorum- Türkçe yazılım sözcüğünün ve öteki bilişim sözlerinin çağlar içindeki önceliğinin ne denli değer kazanabileceğini düşünmek benim için ne tatlı bir düş!
1967’den beri evliyim. 44,5 yıllık hizmetten sonra HÜ Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden 2013’te emekli olan ve şimdi Kalyoncu Üniversitesi (Gaziantep) ve Yakın Doğu Üniversitesi’nde (KKTC) eğitim-öğretimle ilişkisini sürdüren eşim Prof. Dr. Gülden Köksal’la ve öteki iyi insanlarla birlikte sırt sırta vermiş, sanki kötülükleri bitirecek, yoksulluğa, geriliğe son verecekmiş gibi çalışır dururuz.
“Yaşamöyküm”, Aydın Köksal, Çağdaş Türk Dili
Yaşamöyküleri Özel Sayısı, sayı: 89-90,
Temmuz-Ağustos 1995, Dil Derneği,
Ankara, s. 82-84.
Yaşamöyküm’ü, 1995’te Dil Derneği’nin benden istenmiş olduğu
özgün anlatımı bozmadan, 1 Ocak 2018’e göre kendim günledim.
A.K.
Kısa Liste 1. Kuruluşuna/çalışmalarına katıldığım dernekler/kuruluşlar
Türkiye Bilişim Derneği kuruculuğu (TBD, 1971),
Dil Derneği kurucu üyeliği (DD, 1987),
Türkiye Bilişim Vakfı kurucu üyeliği (TBV, 1995),
Ulusal Eğitim Derneği kurucu üyeliği (UED, 2003),
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Bilim Terimleri Sözlüğü çalışmaları (2002-2011).
Yalnızca üye olduğu kuruluşlar:
Türkiye Bilgi İşlem Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD),
Türkiye Bilişim Vakfı (TBV),
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD),
Bilim ve Ütopya Kooperatifi,
Türk-Fransız Mühendisleri Dostluk Derneği,
Türk-Japon Dostluk Derneği.
Kısa Liste 2. HÜ döneminde üstlendiğim kamu yararına görevler
Türkiye Bilişim Derneği Başkanlığı (1971-75; 1981-87),
DPT Bilgi İşlem Özel İhtisas Komisyonu üyeliği (1975-87) ve Başkanlığı (1977-78),
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Bilgi İşlem Birim Başkanlığı (1974-80),
Başbakanlık Danışmanlığı (Devlet Durum Merkezi’nin kurulması çalışmaları, 1981-82),
TÜBİTAK Bilim Adamı Yetiştirme Grubu Yürütme Kurulu Üyeliği (1984-87),
Türk Dil Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliği ve Terim Kolu Başkanlığı. (Atatürk’ün TDK’sı,1982-83)